Amerika’da kız çocuklarına yönelik cinsel istismar, pedofili ve fuhuş ağı oluşturmak suçlamasıyla yargılanırken hapishanede ölü bulunan Amerikalı milyarder Jeffrey Epstein davasında her geçen gün hatta her geçen dakika yeni bir detay ortaya çıkıyor.
Tüm bu iddialar dünyada büyük şok etkisi yaratırken 10 Ağustos 2019’da hapishanede ölü olarak bulunan Jeffrey Epstein’in aslında ölmediği, cezaevinden ‘bazı kişiler’ tarafından gizlice çıkarıldığı, o tarihten beri de bir adada yaşadığı iddia ediliyor. Bazılarının iddiasına göre de ‘Epstein çok ünlü kişiler hakkında çok şey bildiği için susturuldu…’
İşte şimdi sizlere Jeffrey Epstein’in 10 Ağustos 2019’da cezaevinde ‘öldüğü’ gece yaşananları ve sonrasında arka arkaya gelen skandal iddiaları anlatacağız.
Hazırsanız başlayalım…
Jeffrey Epstein… Amerikalı finansçı, iş insanı ve tüm dünyanın bildiği gibi pedofili suçlusu. 20 Ocak 1953’te Brooklyn, New York’ta, Yahudi bir ailede doğdu. Epstein, lüks yaşam tarzıyla tanınırken, sosyal çevresinde birçok etkili isimle ilişki içindeydi, bunlar arasında siyasetçiler, ünlüler ve iş dünyasından isimler bulunuyordu.
Jeffrey Epstein, 14 yaşındaki bir kıza cinsel birliktelik için para ödemekle suçlanmasının ardından ilk olarak 2005 yılında Florida’da tutuklandı. Reşit olmayan onlarca kız benzer cinsel istismar suçlarını yöneltti ancak savcılar nihayetinde Epstein’in 2008 yılında bir kadının suçlamalarını kabul etti. Jeffrey Epstein 6 Temmuz 2019’da Florida ve New York’ta küçük çocukları taciz etmek ve fuhuş nedeniyle hakkındaki suçlamalardan dolayı tekrar tutuklanıp cezaevine gönderildi.
Tutuklandı ancak tutuklanmasından sadece 34 gün sonra tüm dünya “Jeffrey Epstein, tek kişilik hücresinde intihar etti” haberleri ile şoke oldu. İşte aslında ne olduysa buradan sonra oldu. Dünya basınının büyük bir kısmı Jeffrey Epstein’in öldüğüne hatta intihar ettiğine ihmal dahi vermedi. Birçok medya kuruluşu ve önemli isimler Epstein’in ‘ünlü’ kişiler tarafından ‘öldürüldüğünü’ iddia etti.
Bir sora sonra Epstein’in ‘öldüğü’ gece cezaevinde yaşananları ortaya çıkaranlar oldu. İddalar şu şekilde: Jeffrey Epstein, New York Metropolitan Islah Merkezi’ndeki hapishane hücresinde tek kalıyordu. Gardiyanlar Epstein’i akşam saatlerinde hareketsiz halde buldu. Kalp masajı yaptılar, kalp krizi geçirir şekilde New York Downtown Hastanesi’ne sevk edildi. Burada da kısa bir süre sonra hayatını kaybetti.
New York Şehri adli tabibi, Epstein’ın ölümünün asılarak intihar olduğuna karar verdi. Epstein’ın avukatları, tıbbi muayenenin sonucuna itiraz ettiler ve patolog Michael Baden’i işe alarak kendi soruşturmalarını başlattılar. Başsavcı William Barr, başlangıçta şüphelerini dile getirdikten sonra, Epstein’ın ölümünü “mükemmel bir hata fırtınası” olarak nitelendirdi. Hem FBI hem de Adalet Bakanlığı Genel Müfettişi, ölümünün koşulları hakkında soruşturma yürüttü.
Görevli gardiyanlar çok sayıda suçlama ile karşı karşıya kaldı. Federal Hapishaneler Bürosu (BOP) ihmalkarlıkla suçlandı; birkaç milletvekili federal hapishane sisteminde reform çağrısında bulundu. Buna karşılık, Barr, Büro’nun direktörünü görevden aldı.
Epstein’in ölümü birçok spekülasyonu beraberinde getirdi. Nedeni ise çok basit: Jeffrey Epstein’in ‘öldüğü’ gece hücreyi gören iki kamerada çalışmıyormuş! O gece ‘nedense’ hapishane prosedürleri uygulanmamış! Epstein cezaevine girerken alınan karara göre; hücresi her 30 dakikada bir kontrol edilecekti ancak o gece görevli olan gardiyanlar Noel ve Michael Thomas’ın yaklaşık 3 saat boyunca masada uyuyakaldıkları ortaya çıktı.
Ayrıca ölüm sonrası yapılan otopside Epstein’in boynunda kırıklar olduğu ortaya çıkmıştı. Bazı yetkililer bunun sadece yaşlı insanların intihar vakalarında olduğu, bu kırıkların anlamının ‘boğularak öldürülme’ vakalarında olduğunu söylemişti.
Standart hapishane prosedürlerinin ihlali ve Epstein’ın ünlü kişiler hakkında bilgi verme konusundaki bilgisi nedeniyle, ölümü şüpheciliğe ve komplo teorilerine yol açtı. Birçok zengin ve güçlü insanla olan bağlantıları nedeniyle, bir veya daha fazla ortak komplocu veya cinsel suçlarına katılanların susturulmasını planlamış olabileceğine dair spekülasyonlar her geçen gün daha da arttı.
Bir başka sirkülasyon ise Epstein’in yaşadığın dair ortaya atıldı. Jeffrey Epstein’in hastaneye nakli sırasında yakalanan bir fotoğrafta kulağının ona ait olmadığı o nedenle de o vücudun Epstein olmadığı iddia edildi. Sonrasında ise bu teori “Epstein New Mexico’daki ikametgâhı Zorro Ranch’ta yaşadığı iddiasıyla devam ettirildi.
Arka arkaya; “Epstein ölmedi öldürüldü” diyenler de oldu, “Asla ölmedi, kaçırıldı ve hala yaşıyor” diyenler de. Jeffrey Epstein’in ölümünden sonra Amerika’da yapılan anketlerde Jeffrey Epstein’in gerçekten öldüğüne inananların oranı yüzde 16 olarak açıklanmıştı.